Turkey Volume 7

TÜRKİYE’NİN SÜPERMARKALARI 2022 - 2023 ABD • Almanya • Angola • Arjantin • Arnavutluk • Avustralya • Avusturya • Azerbaycan • Bahreyn Bangladeş • Belçika • Birleşik Arap Emirlikleri • Birleşik Krallık • Bosna Hersek • Brezilya • Bulgaristan • Çekya Çin • Danimarka • Doğu Afrika • Dominik Cumhuriyeti • Ekvador • Endonezya • Estonya • Fas • Filipinler Finlandiya • Fransa • Gana • Guatemala • Güney Afrika • Güney Kıbrıs • Güney Kore • Hırvatistan • Hindistan Hollanda • Honduras • Hong Kong • İrlanda • İspanya • İsrail • İsveç • İsviçre • İtalya • Japonya • Kamboçya Kanada • Karadağ • Karayipler • Katar • Kazakistan • Kolombiya • Kosova • Kosta Rika • Kuveyt • Letonya Litvanya • Lübnan • Lüksemburg • Macaristan • Makedonya • Maldivler • Malezya • Malta • Mauritius • Meksika Mısır • Mozambik • Myanmar • Nijerya • Norveç • Pakistan • Panama • Paraguay • Peru • Polonya • Portekiz Romanya • Sırbistan • Singapur • Slovakya • Slovenya • Sri Lanka • Sudan • Suudi Arabistan • Şili • Tayland Tayvan • Türkiye • Umman • Uruguay • Ürdün • Vietnam • Venezuela • Yeni Zelanda Yunanistan • Zambiya • Zimbabve

PROJE KOORDİNATÖRÜ Aynur Koç PROJE DİREKTÖRÜ Çisel Öztoprak GRAFİK TASARIM Kazım Ogeday Koç EDİTÖR Aslı Koç Uçar PROJE YÖNETMENİ Aybüke Kevser ÇEVİRİ Peter Klempner KATKIDA BULUNANLAR Can Dur • Gürol Türkol TEŞEKKÜRLERİMİZLE Stephen Smith Didem Şekerel Erdoğan • Nur Serenli • Ayşegül Bağdiken Gamze Okur • Yasemin Okur • Neslihan Okur • Ahu Buldum Canan Konuk • Orcan Bezgin Ahmet Terzioğlu • Paul Garrison • Elif Tütüncü SUPERBRANDS TÜRKİYE Yeşilce Mah. Çelik Cad. No:31/33 Kat:2 Seyrantepe, Kağıthane, İstanbul Tel: 0212 225 0550 www.superbrands.com BASKI Yelken Basım Yeşilce Mah. Çelik Cad. No:22 Zemin Kat 34418 Seyrantepe Kağıthane, İstanbul Tel: 0212 280 3110 Copyright ©2023 Superbrands Limited. All Rights Reserved. Superbrands is a registered Trademark. Bu kitapta yayınlanan yazı ve resimlerin tüm hakları saklıdır. Tamamı ya da bir bölümü fotokopi dâhil izin almadan, optik, elektronik ya da mekanik herhangi bir yolla kopyalanamaz, çoğaltılamaz, basılamaz ve yayınlanamaz. Bu kitapta yer alan tüm Süpermarkalar kendi şirketleri ile ilgili yazı içeriği, marka, logo ve fotoğraflarının kullanımı için onay vermişlerdir. ISBN 978-605-71069-5-7

SUPERBRANDS 3 Superbrands Türkiye 4 Önsöz 5 Superbrands Türkiye Seçici Kurulu 6 Göbeklitepe 8 Altınbaş 12 Atasay 14 Daikin 16 Eyüp Sabri Tuncer 18 Garanti BBVA 20 Karaca 22 Kelebek 24 Kurukahveci Mehmet Efendi 26 MediaMarkt 28 Opet 30 Penti 32 Sambucol 34 Türkiye İş Bankası 36 Vestel 38 Yataş Bedding 40 NielsenIQ Türkiye 42 Cesaret için Liquid Death bize neler öğretebilir? 44 Marka değerleriyle müşteri inanışlarını 46 ilişkilendirmenin önemi Değerli mi - Değer yaratan mı? 48 Marka bilinci, hoş ve güvenilir olma sanatıdır. 49 Marka Yöneticileri 50 İçindekiler

SUPERBRANDS 4 Superbrands Türkiye Gürkan Kınacı Dilek Koç uperbrands Türkiye 17. yılında, yedinci Superbrands Türkiye 2022 / 2023 Organizasyonu’nu gerçekleştirdi. Dünya ekonominin “markalar” üzerinde şekillendiği günümüzde, Türkiye pazarında yer alan ulusal ve uluslararası markaların başarılarının desteklenmesine katkımız olduğu için mutluyuz. Ayrıca 2005 yılından beri Türkiye’de tüketici nezninde marka ölçümlemesini gerçekleştiren öncü organizasyon olmanın da gururunu yaşıyoruz. BBC’de bir radyo programı olarak başlayan zamanla bağımsız bir marka değerlendirme organizasyona dönüşen ve 98 ülkede faaliyet gösteren Superbrands, İngiltere’de ilk kez 1993 yılında gerçekleştirildi. 28 yıldır dünyada Superbrands International tarafından sürdürülen bu organizasyon; markaların başarı hikayelerini, ekonomik ve sosyal rollerinin önemini, bulundukları ülkelerdeki tüketici neznindeki konumunu tescilliyor. Şirketler için yerel ve dünya pazarlarda yer edinmenin yolu; kaliteli mal üretmek, iyi hizmet sunmak ve özgün markalar yaratmaktan geçiyor. Marka kavramı; kaliteyi de beraberinde getiriyor, rekabeti artırıyor. Özgün marka yaratmak ise büyük gayret ve özveri istiyor. Bunun için markalaşma dediğimiz kavram; ürün - marka ilişkisinin kurulması, marka vaadinin belirlenmesi, iyi bir pazar araştırmasının yapılması, yaratıcılık, sabır ve kararlılığın birleşmesinden oluşuyor. Tam da başarıya ulaştığınızı düşündüğünüz günün ertesinde, yeni strateji ve hedefler ile sürdürülmesi gereken bir çalışma biçimini gerekli kılıyor. Türkiye 2022-2023 Süpermarkaları’nı belirlerken; şirketin büyüklüğü, teknolojisi, yatırımları ve gelecek hedefleri, iş gücü kalitesi, üretim sürecindeki yaratıcılığı, markalaşmaya yaptığı yatırım ve marka devamlılığı, sosyal sorumluluk projelerine katkısı, çevre duyarlılığı, uluslararası etik değerlere uyma titizliği, vergi sıralamasındaki yeri gibi kriterler göz önünde bulunduruldu. Superbrands Türkiye, “Superbrands kriterlerine” göre 4,200 marka arasından 1.248 markayı aday marka olarak belirledi. Marka ile ilişkili sivil toplum kuruluşlarının konusunda uzman yöneticilerinden oluşan “Seçici Kurul” tarafından değerlendirilen bu markalardan ilk 300’ü “NielsenIQ” tarafından Mayıs 2022 tarihinde halk oylamasına sunuldu. NielsenIQ, 300 marka için İstanbul, Ankara, İzmir’de, kadınerkek, 18-55 yaş ve tüm sosyo-ekonomik statü (SES) gruplarında 2006 görüşme gerçekleştirdi. Bütün çalışmalar sonucunda bu yıl Türkiye Superbrands puan barajı olan 73,75 puanını aşan 141 marka, Türkiye’nin “Süpermarkaları”ndan biri olmaya hak kazandı. 2020 yılından başlayarak tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemi süreci sonrasında sağlık, ekonomi ve sosyal alanda oluşan değişimler, tüketici davranışları üzerinde de etkisini gösterdi. Kalıcı etkiler oluşturan bu değişimi günümüzde “Yeni Normal” olarak tanımlandı. Markaların, tüketici davranışlarındaki değişimlere uyum sağlamak ve rekabet üstünlüğü kazanabilmek için yeni stratejiler aradığı bu süreçte yapılan “Superbrands Türkiye 2022” saha araştırması bu nedenle büyük önem taşıyordu. Covid 19 Pandemisi ve sonrasında yani “Yeni Normal”de Türk tüketicisinin kendisiyle birlikte yeniliklere açık, teknolojiyle barışık, iletişim ve empati kurabildiği markalara “Süpermarka” olarak hayatında yer verdiğini ve vermeye devam ettiğini gördük. Ayrıca Müze, Kültür ve Etkinlik Merkezleri kategorisinde, dünyanın bilinen en eski ve en büyük kült yapılar topluluğu sayılan, yaklaşık 12 bin yıllık geçmişiyle Göbeklitepe Ören Yeri’nin Türkiye’nin Süpermarkaları arasına yer almasından da büyük gurur duyduk. Türk ekonomisine yön veren markaların başarılarını içeren, Türkçe ve İngilizce olarak iki dilde hazırlanan Superbrands Türkiye kitabı, medya, politika, iş, akademi çevreleri ve kütüphanelere ücretsiz dağıtılıyor, ayrıca www.superbrands.com üzerinden de dijital olarak paylaşılıyor. Bizler, Superbrands Organizasyonu’nun sonuna yaklaşmanın ve Onur Gecesi’nin heyecanını yaşarken 6 Şubat sabahı Kahramanmaraş ve Hatay merkezli Türkiye’nin birçok ilinde büyük yıkıma ve can kaybına neden olan şiddetli depremlerin şokuyla uyandık. Bu felaket karşısında acılarımız bu kadar tazeyken, depremde hayatını kaybedenlerin anılarına saygımızın bir ifadesi olarak bu yıl Superbrands Onur Gecesi’ni gerçekleştirmek yerine Superbrands Türkiye Organizasyona katılan tüm markalarımızın oluruyla Superbrands Onur Gecesi için harcayacağımız bütçeyi depremden etkilenen çoçuklarımızın eğitimlerinde harcanmak üzere Türkiye Eğitim Vakfı’na (TEV) bağış yapma kararı aldık. Bu konuda verdikleri destek için bütün markalarımıza teşekkür ediyoruz. Superbrands Türkiye 2022 / 2023 Organizasyonu’nu gerçekleştirmemizde emeği geçen değerli Seçici Kurul Üyeleri’ne, NielsenIQ’ya, projede yer alan markalara ve çalışma arkadaşlarımıza çok teşekkür ederiz. S

SUPERBRANDS 5 Önsöz Stephen Smith Chairman Superbrands International u organizasyon ile Superbrands Türkiye’nin 17. yıl dönümünü kutluyoruz. Bizleri bu güne getiren İstanbul’daki ortaklarımız Dilek Koç, Gürkan Kınacı ve ekibine, bu muhteşem organizasyonda yer alan Türkiye’nin en güçlü markalarını belirleyen, Superbrands Türkiye Seçici Kurulu’nun seçkin üyelerine, ayrıca markalarının hikâyesini mümkün kılan süpermarkalara da teşekkür ediyoruz. Bu bizim Türkiye’de baskıya girdiğimiz 7. Superbrands kitabı. Superbrands dünya çapında faaliyet gösteren küresel bir medya, iletişim ve yayıncılık platformu. Platformumuzun yayın organları aracılığıyla ülkelerin en güçlü ve en değerli markalarını kamuoyu ile paylaşıyoruz. Bugüne kadar 98 ülkede dünyanın en güçlü ve en değerli 40.000’e yakın markasını anlatan 575 ayrı Superbrands kitabı yayımladık. Markalar Superbrand seçilmek ve Superbrand Statüsü’nü elde etmek için sadece en iyi markaların “Superbrand” unvanını alabildiği oldukça katı seçim ve yeterlik aşamalarından geçmek zorundalar. Bu marka öykülerini daha da geniş bir şekilde sunmak adına süpermarkalar için oluşturduğumuz marka videolarını www.superbrandstv.com adresinden izleyebilirsiniz. Dünya çapında 12 milyondan fazla tüketici bu ilginç ve benzersiz marka filmlerini izledi. Yakın zamanda “CEO Röportajları” adı altında başlattığımız yeni hizmet, önde gelen şirketlerin üst düzey yöneticilerinin markalarının başarılarından bahsettikleri röportajların dijital ortamda yayınlanmasından oluşuyor. Bugüne kadar bir düzine ülkedeki 200’den fazla CEO https://ceointerviews. superbrands.com adresinde yayınlanan bu servise dahil oldular. Süpermarka nedir? Süpermarka bilinci, arzu edilirliği ve gücü nereden gelir? Süpermarkaların hikâyelerini, onların yenilik ve prestij içeren tüm çalışmalarını bir araya getirerek ekonomi ve tüketici dünyası ile paylaşıyor olmamız bu gücün kaynağında yatıyor. Kitapta Süpermarkaların hikayelerinin yanısıra, Türkiye Seçici Kurul Üyeleri’nin bir markayı nelerin Süpermarka yaptığıyla ilgili görüşlerini de okuyacaksınız. Superbrands ilk olarak 1993 yılında İngiltere’de bir radyo programı olarak başladı. O günlerde bu projenin başarılı olup olamayacağından emin değildik. Fakat çok geçmeden projenin; reklam, pazarlama, marka ve medya dünyasının yöneticilerinin ilgisini çektiğini ve yöneticilerin hazırladığımız kitapları istediğini gördük. Pazarlama ve markalaşma alanında öğrenim gören öğrenciler, kitapları adeta kapıştılar. Hatta markalaşma alanı ile doğrudan bir ilgisi olmayan tüketiciler dahi kitabın sunduğu bilgi birikimini büyük bir merakla okudular ve yayınlanan bir çok ülkede binlerce kitap satın aldılar. Bugün geriye dönüp baktığımızda, aslında bu duruma hiç şaşırmamamız gerektiğini daha net anlıyoruz. Çünkü organizasyonlarımızda yer alan markaların, hayatımızın ayrılmaz ve önemli birer parçası olduğunu yaşayarak deneyimledik. Büyük bir marka her ne kadar temelde üreticisinin simgesi ve sembolü olsa da, biz bir markanın aslında bundan daha fazla anlam ifade ettiğini artık çok iyi biliyoruz. Sembollerin veya simgelerin gücünü asla küçümsemeyin; ulusal bayrakların üzerine konulduklarında, insanlar bu semboller uğrunda canlarını bile feda ediyorlar unutmayın... Ayrıca Kahramanmaraş ve Hatay merkezli Türkiye’nin birçok ilinde büyük yıkıma ve can kaybına neden olan şiddetli depremlerin yarattığı kederi Superbrands Ailesi olarak gönülden hissettiğimizi ve acılarınızı paylaştığınızı bilmenizi isterim. En kısa zamanda yaralarımızın sarılması en büyük dileğimiz, bu zor günleri hep birlikte dayanışma içinde aşacağınıza gönülden inanıyoruz. Hepinize tekrar teşekkür ediyorum. B

SUPERBRANDS 6 Superbrands Türkiye Seçici Kurulu Bir Süpermarka nasıl olmalı? › Pazarlama gurusu Jack Trout’un da dediği gibi pazarlama ve reklamcılık alanındaki tüm eforlarımız zihinleri fethetme savaşıdır. Markaların varlığı, konumları, güçleri, her şeyi tüketicinin zihninde olduğu kadardır. Süpermarkalar da hiç şüphesiz bu savaşı kazananlardır. Süpermarkalar tüketicinin hayatında kalıcı olanlardır; krizlere dayanıklı olanlar… Her koşulda en sevilen, en çok tercih edilen ve ilk seçilenlerdir. Şüphesiz tüketicinin hayatında kalıcı olmanın yolu da odağına tüketiciyi almak, insan odaklı markalar inşa edebilmekten geçiyor. İnsanı tanımak, hayat şartlarını ve değişimleri anlamak, hızlı adapte olmak, hatta değişimin öncüsü olmak… Çünkü süpermarkalar sadece beklentilere en iyi şekilde cevap veren markalar değil, beklentileri şekillendiren markalardır. Tüketicinin markalardan, kategoriden, pazardan neyi isteyeceğini belirleme gücü vardır. Oyunun kurallarını belirleyenlerdir. Kriz döneminde kozasına çekilmek yerine tüketicisinin yanında güçlü duran “süper” markalar iyi ki var! Başkan Yardımcısı Reklamcılar Derneği BARIŞ ALEMDAR

SUPERBRANDS 7 HÜSEYİN TAPİNÇ › Marka konusunda düşünen, yazan, sözü olan ya da bu alanda çalışan herkesin iyi bir marka olmak için sahip olunması gerektiğine inandığı çeşitli özellikler vardır. Bu alanda yazılan makalelere ve kitaplara kısaca göz atan bir kişi olmazsa olmaz marka özelliklerini görebilir. İyi bir marka olmak için, bir markanın layıkıyla kendisine Superbrand diyebilmesi için günümüzde sahip olunması gereken üç önemli özellikten söz etmek istiyorum. Birinci özellik markanın tüketicilerine kaliteli bir ürün ve hizmet sunmasıdır ve bu hiçbir zaman değişmeyecek en temel marka özelliğidir. Bu özellik marka olabilmenin ön koşuludur, özüdür. Geri kalan tüm özellikler bunun etrafında dizilir ve markaların birbirinden ayrıştırılmasına hizmet eder. İkinci özellik pandeminin etkilerini sarmaya çalıştığımız ve global ekonomik bir krizin içinden geçtiğimiz bugünlerde markaların tüketicilerine somut fayda sağlayan bir marka olup olmadığında düğümlenmektedir. Üçüncü özellik ise ülkemizde henüz çok yaygın olarak görmediğimiz ama özellikle ABD ve Batı Avrupa ülkelerinde son yıllarda sıklıkla karşılaştığımız markaların sosyal sorunlar hakkında yüksek sesle konuşmaları ve bir tavır almalarıdır. Günümüzün güçlü markaları iklim krizi, kadın sorunları, ırkçılık, göç ve göçmenlik, LBGTİ + hakları gibi konularda ya da İstanbul Sözleşmesi gibi yerel meselelerde evrensel değerleri referans alarak konuşuyor, aktivist bir duruş sergiliyor. Marka olmak zorlu bir süreç, tüketicilerin gönlünde ve aklında superbrand bir marka olabilmek ve o konumda kalabilmek kendini yenileyebilme gücüne sahip olmayı ve aynı zamanda cesur olmayı gerektiriyor. Gelecek de bu tür markaların geleceği. Yönetim Kurulu Üyesi Türkiye Araştırmacılar Derneği (TÜAD) GONCA KARAKAŞ › Superbrands Türkiye’nin yedinci sayısı, ülkemizin öne çıkan, başarılı, süpermarkalarını listeliyor. Acaba, hepsini yakından tanıdığımız bu markaları, rakiplerinin önüne ne geçiriyor? Bu markaları ne süper kılıyor? Accenture’un küresel ölçekte yaptığı bir araştırma, tüketicilerin %64’ünün amaçları konusunda aktif iletişim yapan markları daha “çekici” bulduklarını ortaya koyuyor. Başka bir araştırma da ABD’deki Z kuşağı tüketicilerde bu oranın %72’ye çıktığını gösteriyor. Amaç da diyebileceğimiz ve benim “gaye” olarak kullanmayı tercih ettiğim “purpose”; markamızın duruşunu, gezegenimizin ya da içinde bulundu toplumun faydası için neyi dert edindiğini anlatıyor. Markanın gayesi, bir çevre sorunu çözmek, topluma belli bir konuda fayda yaratmak olduğunda ve bunu doğru bir şekilde hedef kitlesine, paydaşlarına anlattığında başarı da beraberinde geliyor. Marka, işte o zaman süpermarka olma yolunda sağlam adımlarla ilerliyor. Peki, sadece müşteri mi markada gaye arıyor? Elbette hayır. Çalışanlar da hizmet ettikleri markanın, kişisel olarak paylaştıkları bir gayesi olduğunda ve bunu güçlü bir şekilde sergilediğinde hem daha yüksek bir performans gösteriyor hem de işlerine bağlılıkları artıyor. Ayrılma istekleri yarı yarıya düşüyor. McKinsey araştırması, bu durumda performans artışının %33 ve çalışan bağlılığının da %75 oranında yükseldiğini gösteriyor. Özetle; markanın özünü oluşturan gaye, ona süper olmanın yolunu da açıyor. Bu yolda başarıya ilerlerken en önemli aracın da samimiyet olduğunu unutmamak gerekiyor. Başkan Türkiye Halkla İlişkiler Derneği (TUHİD) › Bugün dünya üzerinde gördüğümüz, var olan her şey, önce bir fikir olarak doğmuştur. Fikir ise sayısız eğitim ve deneyimin insanda uyandırdığı birikimin eseridir. Ancak fikirler, hayata geçmek için eyleme yani girişime ihtiyaç duyar. Eylem yoksa, dünyanın en güzel fikrini de bulsanız, bir anlamı yoktur. Bu yaklaşım, marka yaratmak için de geçerlidir. Marka, bir fikre giydirilen, onun kimliğini tanımlayan bir etiket, bir giysi, onu görünür kılan, akılda kalmasını sağlayan, farklılıklarının ve özelliklerinin altını çizen bir ayıraçtır. Marka olmak ise sayısız rakibe rağmen, her koşul altında var olmayı sürdürmektir. Elbette bunun da yolu, esnek olup, güncel kalmaktır. Marka olmanın ötesi, süpermarkalar ligine çıkmaktır. Ancak, süpermarka olmak da o kadar kolay değildir. Tüketicinin markayı tanıması, markaya güven duyması ve tercihlerinde ilk sırada yer alması gibi, kriterleri vardır. Tanınırlık, güven ve ilk tercih olmak, şüphesiz tüketicinin ne kadar uzun veya çok bu algıyı deneyimlediğiyle ilgilidir. Kimi markalar uzun yıllar içinde tüketici üzerinde oluşturduğu güven, kalite ve farklılıkları ile öne çıkarken, kimi doğru kurgulanmış strateji ile hızlı ve yoğun enformasyon yayarak, öne çıkar. Tabiri caizse süpermarka olmak, uzun soluklu bir maraton koşmak ya da bir sprinter gibi rakiplerinden hızlı olmak demektir. Maraton koşucusu olmak için gerekli olan azim ve istikrar; sprinter olmak için gereken enerji ve atılım gücüdür. Hangi yol seçilirse seçilsin, bir amaca sahip olmak, her işin başıdır. Unutmamalı ki, hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgâr yardım etmez. Yönetim Kurulu Başkanı Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) FİRUZ BAĞLIKAYA › Günümüz yeni yaklaşımları ve başarı kıstasları ele alındığında kuruluşların başarı oranının, marka bilinirliği ile doğru orantılı olduğu görülmektedir. Marka sadece bir logo, isim ya da işaretten ibaret değildir; Marka, bir firmanın yaptıkları eylemlerin tümü ile ilintilidir. Özellikle son dönemde önem kazanan BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarını da kapsayacak şekilde çalışma, eylem ve tasarım yapılması toplumdaki algıyı olumlu yönde etkiler. Firmaların kimi zaman sosyal sorumluluk, kimi zaman vizyon olarak ele aldığı bu çalışmalar sadece markaların bilinirliğini arttırmak için değil, sürdürülebilir bir dünya adına da büyük önem taşımaktadır. Yaşadığımız teknoloji çağında, tüketim alışkanlıklarını tetikleyen kesimlerin büyük çoğunluğunu genç kuşaklar oluşturmaktadır. Bu yeni kuşak eski marka ve tüketim alışkanlıklarını geride bırakmış, seçtiği markaları sadece prestij ya da kalite için değil, “Markanın çevre ve ekosisteme verdiği bir zarar ya da fayda var mı? Hangi sosyal sorumluluk projelerine katkı sağlıyorlar, sürdürülebilirlik konusunda yaptıkları çalışmalar nelerdir?” gibi yanıtları değerlendirerek seçimlerini ya da tercihlerini kullanmaktadırlar. Değişim ve dönüşüm hızının yüksek olduğu günümüzde marka olarak pazarda pay edinmek ve kalıcılığı sağlamak istiyorsak markamızı diğer markalardan farklılaştıran ve geleceğe katma değer sağlayacak çalışmaları önemsemeli ve faaliyetlerimizin ayrılmaz bir parçası haline getirmeliyiz. Yönetim Kurulu Başkanı Türkiye Kalite Derneği (KalDer) YILMAZ BAYRAKTAR

Tarihin akışını değiştiren Şanlıurfa Göbeklitepe Örenyeri bu yıl Superbrands seçildi. Göbeklitepe, insanlık tarihinin en önemli miraslarından ve 12 bin yıllık tarihiyle günümüz uygarlığının bilinen en eski anıtsal yerleşim yerlerindendir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde, Şanlıurfa kent merkezinin 18 kilometre kuzeydoğusunda, Örencik Köyü yakınlarında bulunan Göbeklitepe, insanlık tarihinin bugünkü şeklini almasında büyük rol oynayan ve “Bereketli Hilal” adı verilen coğrafyanın bir parçasıdır. Kazı başkanlığını İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Tarihöncesi Arkeolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necmi Karul’un yaptığı Göbeklitepe’deki çalışmalar Taş Tepeler Projesi kapsamında yürütülüyor. İnsanlık ve ülkemiz için bu kadar önemli bir ören yeri olan Göbeklitepe’nin 2022-20023 Türkiye’nin Süpermarkaları’ndan biri olmasının gururunu yaşıyoruz. Göbeklitepe sadece Türkiye’nin değil tüm dünyanın en önemli markalarından biridir. Gelin daha yakından tanıyalım.

SUPERBRANDS 10 nsanlık tarihinin en önemli miraslarından Göbeklitepe, 12 bin yıllık tarihiyle günümüz uygarlığının bilinen en eski anıtsal yerleşim yerlerinden biridir. Kazı başkanlığını İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Tarihöncesi Arkeolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necmi Karul’un yaptığı Göbeklitepe’deki çalışmalar Taş Tepeler Projesi kapsamında yürütülüyor. Proje ile Harran Ovası’nın etrafındaki yükseltilerin üzerinde bulunan ve yaklaşık 150 kilometre çapında bir alana yayılan çok sayıda yerleşim yerinde, Neolitik Çağ’a yönelik araştırmaların yapılması hedefleniyor. Şimdilik bu yerleşim yerlerinden Göbeklitepe, Karahantepe, Harbetsuvan Tepesi, Gürcütepe, Sefertepe, Ayanlar, Yoğunburç, Sayburç, Çakmaktepe ve Yeni Mahalle’de çalışmalar sürdürülüyor. Göbeklitepe, avcı-toplayıcı ilk yerleşik toplumlara ilişkin, başka bir ifade ile Neolitik Çağ’a dair bilinenleri büyük ölçüde değiştiren yerlerden biri olarak Türkiye’nin UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki 18. varlığıdır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde, Şanlıurfa kent merkezinin 18 kilometre kuzeydoğusunda, Örencik Köyü yakınlarında bulunan Göbeklitepe, insanlık tarihinin bugünkü şeklini almasında büyük rol oynayan ve “Bereketli Hilal” adı verilen coğrafyanın bir parçası. Kireçtaşı bir plato üzerinde höyükleşen Göbeklitepe, 1963 yılında, İstanbul ve Chicago üniversitelerinin yerleşik üretici yaşamın nerede başladığına ilişkin sorular çerçevesinde yürüttüğü bir yüzey araştırması sırasında keşfedilmiş ve “V52 Neolitik Yerleşimi” olarak adlandırılmıştı. 1983 yılında Şanlıurfa, Hilvan’a bağlı Nevali Çori’de başlatılan kazılar Göbeklitepe’nin yeniden keşfine giden sürecin başlangıcını oluşturdu. Nevali Çori’nin Atatürk Barajı’nın suları altında kalması ve ilk kez burada karşılaşılan anıtsal yapı ve dikilitaşların benzerlerini arama fikri Alman Prof. Dr. Klaus Schmidt’in Göbeklitepe’yi yeniden ziyaret etmesini sağladı. İlk kazı çalışmaları 1995 yılında, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nden alınan izinle Alman Arkeoloji Enstitüsü ve Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi tarafından başlatıldı. Kısa sürede içerisinde “T” biçimli dikilitaşlar bulunan anıtsal yapılar, çeşitli insan ve hayvan heykelleri, taş ve kemik aletler ile dönemin beslenme ekonomisini yansıtan bitki ve hayvan kemikleri gibi birçok kalıntıya ulaşıldı. İlk araştırmalarda elde edilen veriler, insanlık tarihinin en önemli dönüşümlerinden biri olan yerleşik ve üretici yaşamın nasıl ortaya çıktığı, bu dönemdeki toplumsal yaşam, mimarlık ve sanata dair birçok yeni veri sundu, Neolitik Çağ’ın ilk aşamalarında oldukça gelişkin bir yaşamın olduğunu ortaya koydu. Göbeklitepe, ilk avcı-toplayıcı toplulukların bir zorunluktan değil, bunun aksine çevrenin sağladığı refah ve buna bağlı bilinçli bir tercih ile gerçekleştiğini kanıtlarken, bölgedeki benzer keşifler bu konudaki paradigmaların köklü bir şekilde değişmesine katkı sağladı. Anıtsal Mimari Uzunlukları 6 metreyi, ağırlıkları 15 tonu bulan T biçimli dikilitaşlara sahip anıtsal yapılar Göbeklitepe’de öne çıkan kalıntılar arasındadır. Jeomanyetik ölçümler, bugüne kadar 6 tanesi tümüyle açığa çıkarılan çok sayıda benzer yapının olduğunu ortaya koymaktadır. Söz konusu yapılar yuvarlak planlı, zemine gömük olarak inşa edilmişlerdir. Yapıların duvarlarına, eşit aralıklarla yerleştirilmiş dikilitaşlar bulunmaktadır. Ayrıca yapının merkezinde, karşılıklı olarak konumlandırılmış ve diğerlerinden daha büyük iki dikilitaş yer alır. Klaus Schmidt bu taşların insanı temsil ettiğini ve söz konusu yapıların tapınak olarak inşa edildiklerini önermektedir. Bu yapılar birçok kez onarılmış ve duvarları iç içe gelecek şekilde yeniden örülmüştür. İşlevini, başka bir ifade ile ömrünü tamamlayan yapılar bilinçli olarak gömülerek terk edilmişlerdir. Yeni araştırmalar bu yapıların tapınak olmaktan ziyade çok amaçlı mekanlar olarak tasarlandığına işaret etmektedir. Dikilitaşların üzerinde sıkça hayvan motifleri ve geometrik şekiller ile karşılaşılır. Bu figürlerin kimi yerlerde bir sahne oluşturdukları, adeta mitolojik bir hikâyeyi yansıttıkları görülür. Bezemeli dikilitaşlar, üç boyutlu heykeller gibi çok sayıda buluntu Göbeklitepe’nin, bir yerleşim yeri olduğu kadar, inançlarla ilgili yönleri öne çıkan özel yapıların inşa edildiği merkezi bir yer olduğunu düşündürmektedir. Taş aletler kullanılarak şekillendirilen dikilitaşlar, üç boyutlu insan ve hayvan heykelleri

SUPERBRANDS 11 ile kabartmalar insanlık tarihinin en etkileyici sanat eserleri arasında yerini almıştır. Özellikle dikilitaşlar Neolitik Çağ insanının gelişkin sembolik dünyasını yansıtırken insanın yaratıcı dehasını da gözler önüne serer. Göbeklitepe’deki ilk yerleşim katmanlarında kültüre alınmış bitki kalıntılarına rastlanmazken bulunan hayvan kemikleri de yabani türlere aittir. Dolayısıyla henüz tarım ve hayvancılığın başlamadığı, geçimin daha önceki dönemlerde olduğu gibi avcı ve toplayıcılık ile sağlandığı anlaşılmaktadır. Buna karşın insanların yerleşim yerini yıl boyu kullandığı başka bir ifade ile yerleşik bir yaşam sürdükleri bilinmektedir. Göbeklitepe’de karşılaşılan ve cinsiyeti ayırt edilebilen hayvan ve insan betimlerinin hemen hepsi eril bireyleri yansıtmaktadır. Bir doğum sahnesini canlandırdığı düşünülen dişil bir birey ise tekil bir örnek oluşturur. Küçük figürinlerden üç boyutlu insan ve hayvan heykellerine, kabartma halinde insan uzuvlarına sahip T biçimli dikilitaşlara kadar çok sayıda eser Neolitik Çağ’ın ilk aşamalarındaki sanatçıların ustalık ve sanatsal becerilerini ortaya koyarken, günümüz sanatçılarına ilham kaynağı olacak niteliktedir. Günlük işlerde kullanılan aletler, taş kaplar ya da takı gibi buluntular benzeri bir şekilde ustaca şekillendirilmiştir. Yakın zamana kadar arkeologlar için Neolitik Çağ’ın ilk aşamalarında, Göbeklitepe’de olduğu gibi, gelişkin bir toplulukla karşılaşılması pek olası görülmüyordu. Özellikle gelişkin toplumlar tarım ve hayvancılığın sağladığı refah sayesinde ortaya çıkabileceği görüşü hakimdi. Ancak başta Göbeklitepe olmak üzere Taş Tepeler Projesi kapsamında açığa çıkarılan yerleşmeler bu görüşün doğru olmadığını, yerleşikliğin tarım ve hayvancılıktan önce başladığını ve büyük kalabalıklar halinde bir arada yaşayan insanların düşünülenden çok daha organize bir toplum yapısına sahip olduklarını ortaya koydu. Nitekim dünya ölçeğinde bir karşılaştırma yapıldığında, Mezopotamya’da bilinen ilk kentlerden 5 bin, Mısır Piramitleri ve İngiltere’deki Stonehenge’den yaklaşık 6 bin yıl önceye tarihlenen Göbeklitepe, avcı-toplayıcı toplulukların sanılandan çok daha gelişkin bir teknolojik düzey ve toplumsal yapıya sahip olduklarını gösteriyor. Bugün için kesin olan ise Göbeklitepe’nin insanlık tarihi ile ilgili arkeolojik araştırmalara katkı yapmaya devam edeceği… Dünya Mirası Göbeklitepe 2005 yılında I. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak tescil edilen Göbeklitepe kısa sürede son yılların en önemli arkeolojik keşifleri arasında yerini aldı ve 2018 yılında Bahreyn’in başkenti Manama’da düzenlenen 42. Dünya Miras Komitesi toplantısında alınan kararla UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne, Türkiye’nin 18. Dünya Kültür Mirası Alanı olarak dahil edildi. MÖ 9.600 ile 8.200 yılları arasına, Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ’a tarihlenen Göbeklitepe özellikle Dünya Mirası Listesi’nde yerini aldıktan sonra önemli bir ziyaret noktası haline geldi. Giderek dünyadaki bilinirliği artan Göbeklitepe, 2019 yılının “Göbeklitepe Yılı” olarak ilan edilmesiyle Türkiye’de de ilgi odağı oldu ve 2022 yılında 850 bin kişiyi ağırlayarak açıldığı günden bu yana en yüksek ziyaretçi sayısına ulaştı. Göbeklitepe’nin UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edildiği süreçte inşa edilen ziyaretçi karşılama merkezi, dijital canlandırma alanı, yürüyüş yolları ve çatı örtüsü gibi projeler tamamlandı. Karşılama merkezine gelen ziyaretçiler ön bir bilgilendirmenin ardından servislerle bir dakikalık bir sürede kazı alanına ulaşabiliyor. Açığa çıkarılan anıtsal yapıların tümünün üzerini örten çatı ve onun çeperi boyunca devam eden seyir terası sayesinde alan bütüncül bir şekilde algılanabiliyor. Pandemi döneminde başlayan sanal müze uygulaması sayesinde ören yerine sanal ortamda da ulaşmak mümkün. Nitekim 2020 yılında site 1 milyon 673 bin kez ziyaret edildi. Taş Tepeler Projesi – Büyük Dönüşümün Coğrafyası Taş Tepeler Projesi yerleşik yaşamın başlangıcı ve öncesine göre daha büyük kalabalıkların bir arada yaşamaya başladığı, kalıcı konutların yanı sıra özel amaçlarla inşa edilmiş anıtsal yapılara sahip yerleşmelerin olduğu bir bölgeyi ele alıyor. Proje kapsamında, günümüzden 12 bin yıl kadar önce barınağın konuta dönüştüğü ve gerçek köylerin ortaya çıktığı sürece şahitlik ettiğimiz Harran Ovası’nın etrafındaki yerleşim yerleri T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü öncülüğünde, çok sayıda yerli ve yabancı bilim heyeti tarafından araştırılıyor. Arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan eserler ve yapı kalıntıları, günlük yaşama ve tarihöncesi insanın sembolik dünyasını yansıtan bulgular Anadolu’nun bu bölgesinin dünyanın geri kalanından oldukça farklı bir yere konumlanmasını sağlıyor, bu coğrafyanın insanlık tarihi için oynadığı can alıcı rolü ortaya koyuyor. Taş Tepeler Projesi, Göbeklitepe’yle çağdaş, yakın mesafelerde çok sayıda yerleşim yerinin varlığını kanıtlarken, sürmekte olan çalışmalar halen bildiklerimizin oldukça sınırlı olduğunu gösteriyor. Proje kapsamında öne çıkan çalışmalardan biri de 2019 yılından bu yana Karahantepe’de devam ediyor. Yüzeyde yüzlerce dikilitaşın görülebildiği yerleşim yerinde yine Göbeklitepe ile benzer anıtsal yapılar açığa çıkarıldı. İçerisinde Phallus biçimli 11 dikme ve kayadan şekillendirilmiş bir insan başı bulunan, ana kayaya oyulu bir yapı ise Karahantepe’deki önemli keşifler arasında yer alıyor. Göbeklitepe ve Karahantepe kazılarında açığa çıkarılan buluntular, Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi’nde muhafaza ediliyor ve sergileniyor. 1960’lı yıllarda Şanlıurfa’da bir ortaokul binası içerisinde açılan Arkeoloji Müzesi, 1970’li yıllarda kendi binasına taşındı. Uzun yıllar burada hizmet veren müze sahip olduğu eserlerin artmasıyla yetersiz kalınca 2012 yılında yeni müzenin temelleri atıldı. 30 bini kapalı olmak üzere toplam 60 bin metrekarelik alana yayılan modern binasına 2015 yılında taşınan Şanlıurfa Müzesi, Türkiye’nin en büyük müze kompleksi. Hem mozaik hem arkeoloji müzesini bünyesinde barındıran komplekste, Paleolitik Çağ’dan İslami dönemlere kadar farklı periyotlardan eserler sergileniyor. Ancak müze, tahmin edilebileceği gibi özellikle Neolitik Çağ eserleri açısından uluslararası öneme sahip. Yaklaşık 200 bin eserin muhafaza edildiği müzede, 4 salon Göbeklitepe ve Karahantepe’den çıkarılan eserlere ayrılmış durumda. Göbeklitepe’nin etkileyici bir replikası da ayrı bir bölümde ziyaret edilebiliyor. Müze kompleksi içinde, kurulum aşamasındaki Neolitik Çağ Araştırma Merkezi ise bölgede sürdürülen arkeolojik kazılardan elde edilen buluntular üzerinde yıl boyu inceleme yapacak uzmanlara uygun bir ortam sunacak. www.sanalmuze.gov.tr/muzeler/ sanliurfa-gobeklitepe-orenyeri BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ? Göbeklitepe › Şanlıurfa kent merkezinin 18 kilometre kuzeydoğusunda, Örencik Köyü yakınlarındadır. › Göbeklitepe 12.000 yıl boyunca doğal dokusu bozulmadan kalan önemli arkeolojik alandır. › Mısır Piramitleri’nden ve İngiltere’deki Stonehenge’den yaklaşık 6.000 yıl önce inşa edilmiş olmasıyla dikkat çekiyor. › Göbeklitepe, Türkiye’nin UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki 18. kültür varlığıdır. › Çapları yaklaşık 30 m. olan 20 yuvarlak ve oval yapının ortasında 2 adet “T” biçimli, 6 m. yüksekliğinde, kireçtaşından bağımsız sütun yer alıyor.

SUPERBRANDS 12 Pazar Uzun yıllar önce Anadolu topraklarında başlayan kuyumculuk sanatı, Anadolu’da gelişerek tüm dünyaya yayıldı. Tasarım alanına da ilham kaynağı olan bu zenginlik, Türk kuyumcularının ustalıklarının teknoloji ile birleşmesiyle sınırsız sayıda model son derece hızlı bir şekilde Türkiye’de üretiliyor. Kuyumculuk sektörü her geçen gün profesyonelleşmeye ve markalaşmaya devam ediyor. Türkiye’de halen üretici, toptancı ve perakendecilerden oluşan binlerce kişiye istihdam olanağı sağlayan kuyumculuk sektörü, irili ufaklı 40 bin kuruluşa sahip ve gelişim göstermeye devam ediyor. İhracat rakamlarına bakıldığında Türk mücevher sektörü günden güne büyüyerek ivme kazanıyor. Son beş yıldır rekabetin güçlenmesi, pazarlama ve reklam çalışmalarını yoğun olarak kullanan büyük markaların etkisiyle, tasarım ve markalaşma süreci sektörün gelişimine ciddi oranda katkıda bulunuyor. Son dönemde dünyada olduğu gibi Türkiye’de de pırlanta pazarı önemli bir büyüme kaydetti. Son 5 yıldır ihracat rakamlarına bakıldığında mücevher ihracatında ön sıralarda olan Türkiye, hızla dünyanın en büyük üç mücevher ihracatçısından biri olma yolunda ilerliyor. Ayrıca yatırım enstrümanlarının ve alternatiflerin artması, moda ve değişen müşteri beklentileri nedeniyle yatırım amaçlı alınan altın dışında aksesuar olarak takı alımında da ciddi bir artış gözleniyor. Başarılar Altınbaş Holding’in lokomotif markası olan Altınbaş Mücevherat, üretim, toptan ve perakende alanında faaliyet gösteren, üç kıtada bulunan yatırımlarıyla sektörün gelişmesinde büyük katkıları olan lider bir mücevher markası olarak tanınıyor. Sektörde pek çok konuya öncülük eden ve yön veren Altınbaş, etkin iletişim ve pazarlama faaliyetleri ile örnek teşkil ederek Türkiye kuyumculuk sektöründe markalaşma sürecini hızlandırmasıyla biliniyor. Sektörde bayilik sistemine öncülük eden ilk mücevher markası olmanın yanı sıra Türkiye’nin ilk altın fabrikasını da kuran Altınbaş, ilk reklam ve pazarlama departmanın kurulması, ilk ulusal reklam kampanyası ve ilk dizi sponsorluğunun yapılması gibi daha pek çok öncü değişimi gerçekleştirmiş bulunuyor. Altınbaş özel dekorasyonlu, lüks konsept mağazaları ile dünyanın mücevher perakende mağazacılığında geldiği son noktayı yakalayarak, dünyadaki gelişmeleri izledi ve sektöre öncülük etti. Son 5 yılda ticaret hacmini geliştirerek Bulgaristan’dan Almanya’ya, Avusturya’dan Amerika’ya dünyanın birçok yerine ihracat gerçekleştiriyor. 20’yi aşkın ülkeye ihracat yapan Altınbaş, dünya markası olma yolunda ilerlemektedir. Reklamcılar Derneği tarafından Kristal Elma almaya hak kazanan Altınbaş bu alanda ödül alan ilk mücevher markasıdır. 2007 yılında, “Markanı Ödüllendir” anket sonuçlarına göre tüketici raporu ve Bilinçli Tüketici Derneği temsilcileri tarafından lüks kategoride sektörü temsil eden birinci marka olarak seçildi. Ayrıca, geçmiş yıllarda sektör için yapılan bağımsız tüketici araştırmalarına göre pırlanta ve altın denilince akla gelen ilk marka sıralamasında birinci oldu. 2014 yılında Londra’da Luxury Lifestyle Awards Ödülü’nü kazanan Altınbaş, 2022 yılında ise AYD 1 Numaralı Markalar Ödülleri’nde Takı ve Aksesuar kategorisinin birincisi oldu. Tarihçe Altınbaş Mücevherat, kökenleri 1950’lere dayanan küçük bir kuyumcu dükkanı olarak 1975 yılında Gaziantep’te Altınbaş ailesi tarafından kuruldu. Altınbaş Mücevherat, 70 yılı aşkın süredir devam eden başarılı ve sistemli çalışmalarıyla kısa sürede büyük bir büyüme gerçekleştirdi. Altınbaş Holding; enerji, finans, mücevherat, lojistik, kurumsal sosyal sorumluluk olarak ele aldığı eğitim alanlarında gösterdiği organik büyümeyle Türkiye’nin geleceğine katkı sağlıyor. Altınbaş Holding, kuyumculuk sektöründe Altınbaş Mücevherat, Assos Pırlanta ve Onsa; finans sektöründe Creditwest; enerji sektöründe Alpet ve Atak Madeni Yağlar; lojistik sektöründe Transal Denizcilik ile başarılı çalışmalar yürütüyor. Ayrıca Mehmet Altınbaş Eğitim ve Kültür Vakfı bünyesinde kurulan Altınbaş Üniversitesi’nin temellerinin atılmasına öncülük ederek eğitim dünyasında var olmaya devam ediyor. Mücevher sektöründe yarattığı etkiyle tüm dünyada kadınlara kaliteli ve modern mücevherlerle yaratılmış bir evren sunmak için çıktıkları bu yolda sektörüne kazandırdığı yenilikler ile öncülük ediyor. Anadolu’da başladığı bu yolculuğa ABD’den Almanya’ya; Avrupa Birliğe ülkelerinden Avusturalya’ya, Balkan ülkelerinden Türki Cumhuriyetler’e kadar genişleyen ihracat payıyla dünya sıralamasında önemli bir seviyeye ulaşmış bulunuyor. Ürün Altınbaş her yıl farklı temalarda hazırlanan özel koleksiyonlar ve klasikleşmiş ürünlerini 20’yi aşkın ülkede, 120’yi aşkın Altınbaş Mağazası’nda tüketicilerin beğenisine sunuyor. Geleneksel takı sanatını, modern teknoloji ve özgün tasarımla birleştirmeye önem veren Altınbaş’ta tüm ürünler tasarım ekibinin trendleri izleyerek, Türk motifleri ile tarihi evrensel ve modern çizgilerle harmanlanarak yorumlanmasıyla ortaya çıkıyor. Altınbaş, yüzükten küpeye, bileklikten kolyeye, çocuk ve erkek takısına kadar uzanan geniş bir yelpazeyle ürünlerini mücevher severlerle buluşturuyor.

SUPERBRANDS 13 Yurt dışından getirilen sertifikalı pırlanta ve değerli taşlar, yine alanında uzman ekipler tarafından işlenerek değerli mücevherler haline getiriliyor. Altınbaş, altın ağırlıklı olarak başladığı üretimine 2000 yılında pırlantayı da katarak, bugün bu pazarda da söz sahibi olmasıyla biliniyor. Altınbaş dünya mücevher modasındaki en son trendleri takip ederken hikayesi olan koleksiyonlarını mücevher severler ile buluşturmaya devam ediyor. Son dönemlerde hayata geçirdiği Yaşam Çiçeği, Yansıma, Te’sir ve Mandala gibi hikayesi kendi özünde saklı olan koleksiyonları tüketicisinin beğenisine sunuyor. Ayrıca takı sever gençlere özel hazırladığı Besties ve Yıldız koleksiyonlarını tüketicisiyle buluşturmaya devam ediyor. En Son Gelişmeler Altınbaş 70 yılı aşkın sektör tecrübesiyle Türkiye’nin en güvenilir mücevher markası olarak adından söz ettiriyor. Yurt içi ve yurt dışında hızlı ve güvenli adımlarla büyürken özellikle KKTC, Bulgaristan, Arnavutluk, Makedonya, Katar, Belçika, Almanya ve Kosova’da lüksü ulaşılabilir kılmaya devam ediyor. Kurulduğundan bu yana dünya mücevher sektöründeki tüm yenilikleri takip eden Altınbaş, Türkiye’nin mücevherdeki moda ve trend markası olmayı sürdürüyor. Son yıllardaki e-dönüşüm, dijitalleşme ve teknolojideki değişim ve gelişmeleri takip ederek marka bünyesine başarıyla taşıyan Altınbaş, Türkiye’de mücevher sektöründeki eğitim yatırımları ile üniversite mezunu tasarımcıları sektöre kazandırıyor. Altınbaş, sektöründeki ilk dijital CRM alt yapısı ile müşterilerine kişiselleştirilmiş müşteri deneyimi sunuyor. Özellikle yeni konsept mağazalarındaki yarattığı müşteri odaklı alışveriş imkanı ile sektöre öncülük etmeye devam ediyor. Bunun yanı sıra müşterilerin, mağaza ziyaretlerinde pırlanta ürünlerin tüm koleksiyonlarını birbirinden farklı renk, boy ve fiyat aralıklarını bir bütün halinde görebileceği konsept vitrin sunum dekorları kullanarak mücevher severlerin istedikleri ürüne daha kolay ulaşması sağlanıyor. Promosyon Altınbaş, farklı bankalarla anlaşma yaparak müşterilerine çeşitli kampanyalar ve ödeme kolaylıkları sunuyor. Altınbaş’ın hizmet anlayışı satış ve satış sonrası süreçte de devam ediyor. Bilgi teknolojileri, CRM yatırımları ve programlar ile müşteri sadakati sağlanmaya özen gösteriliyor. Altınbaş, ulaşılabilir lüks kavramını sahiplenerek her bütçeye uygun takı ve koleksiyonlar üretiyor. Bu sebeple son yıllarda fiyat odaklı kampanyalarla altın ve pırlanta takıları mücevher severler ile buluşturuyor. Özellikle çeşitli firmalarla yapmış olduğu iş birlikleriyle tüketicisine sunduğu indirim oranları, farklı fiyat aralıklarında yapılan ürün alışverişlerinde sunduğu çeşitli hediyeler, birbirinden güzel pırlanta yüzük ve pırlanta kolye alışverişlerindeki uyguladığı fiyat avantajlarıyla tüketicilerin en çok tercih ettiği kampanyalara öncülük etmeye devam ediyor. Marka Değerleri Mücevherat sektörünün lider markası konumundaki Altınbaş, özgün tasarımları, özel koleksiyonları, zengin ürün ve üstün hizmet kalitesiyle yurt içi ve yurt dışında tanınan ve beğenilen bir markadır. Altınbaş, vizyonu gereği kurum değerlerine sahip çıkarak, pırlantalı mücevher ve altın takıda, tasarım kalitesiyle Türkiye’de yerleşen marka kimliğini başarılı bir dünya markası kimliğiyle bütünleştirmek üzere çalışmalarına devam ediyor. Altınbaş tasarımlarını moda unsuru olarak sunarken değerini koruyarak, kaliteyi ve mücevheri uygun fiyatlı ürün seçenekleriyle herkes için erişilebilir kılıyor. İletişim çalışmalarına genel bir marka stratejisi perspektifinden bakan Altınbaş, iletişim planlarını bu doğrultuda bugünden yarına değişen bir strateji içinde değil, planlı ve uzun soluklu bir süreç için oluşturuyor. Uzun yıllardır aile ve mutluluk kavramını benimseyen Altınbaş, mücevherin duygusal tarafına atıfta bulunarak söylemine bu yıl pozitif bir mesaj ekliyor ve “Gülümse Hayata” diyor. Altınbaş, tüketicilerinin en mutlu anlarına eşlik eden marka olmasından yola çıkarak reklam ve pazarlama faaliyetlerinde daha hayatın içinden, içten ve samimi söylemlerle kampanyalar yürütüyor. www.altinbas.com BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ? Altınbaş › Türkiye’de mücevher sektöründe ilk bayilik (franchise) sistemi Altınbaş tarafından kuruldu. › Türkiye’nin ilk ve en büyük altın fabrikası Altınbaş tarafından kuruldu. › Sektöründe ulusal kanallara ilk reklam veren ve sponsorluk yapan mücevher markasıdır. › Türkiye’nin uluslararası sektör kuruluşu CIBJO’ya üye olan tek mücevher markasıdır. › İstanbul Maden ve Metaller ihracatçı Birlikleri tarafından Mücevher İhracatında Şampiyonluk Ödülü’ne layık görüldü. › Altınbaş, IMMIB (TAJ), ISO, ITO, Birleşmiş Markalar Derneği, Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Derneği üyesidir. › Altınbaş Londra’da Luxury Lifestyle Awards Ödülü’nü kazandı. › AYD 1 Numaralı Markalar Ödülleri’nde Takı ve Aksesuar kategorisinin birincisi oldu. › Sektörde ilk ISO 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi standardına sahiptir.

SUPERBRANDS 14 Pazar 5000 yıllık değerli süs eşyası kullanım kültürünün olduğu coğrafyada konumlanan Türkiye, dünya altın mücevherat üretiminde ilk 10 ülke arasında İtalya’dan sonra en önemli oyun kurucu olarak yer alıyor. 2022 yılında da ihracatta atılım yapan Türkiye mücevher sektörü, dünya mücevher ticaretindeki payını %10’a yükseltme vizyonuyla faaliyetlerini sürdürüyor. Mücevher İhracatçıları Birliği, sektörün 2023 yılı için ihracat hedefini 12 milyar dolar olarak açıkladı. Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM), ‘İhracat 2021 Raporu’na göre de 2035’te ihracat artışının en yüksek yaşanacağı sektörlerden biri, %156 artış beklentisiyle mücevher sektörü. Yaklaşık 250 bin kişiye istihdam sağlayan, 5000 civarında üretici ve 35 bin perakende satış mağazası barındıran sektör, her geçen yıl potansiyelini daha büyük değere dönüştürerek büyümesini sürdürüyor. Başarılar Atasay, Denizli’de bir manifaturacıdan dünyaya açılarak hayata geçirdiği ilklerle sektörü dönüştüren bir mücevher markası olma özelliği taşıyor. 1994 yılında, Türkiye’de ilk kez tüm üretim tekniklerinin tek bir çatı altında toplandığı 15 ton kapasiteli Ortadoğu’nun en büyük modern altın fabrikasını kurdu. Üretimde yakalanan başarılarla üst üste ihracat şampiyonu oldu. Her zevk ve bütçeye hitap eden takılarıyla, tüketicileri altın aksesuarlara yönlendirdi. Türkiye’de ilk defa altın takıda markaya yatırım yaparak büyüdü. Kuyumculuk sektöründe ilk sponsorluk, ilk reklam, ilk defile Atasay tarafından gerçekleştirildi. Franchising sistemiyle sektörde ilk aktif pazarlama sistemini uyguladı. Dünyadaki en büyük perakende zincirine ilk satışı yaptı. Altında ilk “ayar kalite standartları”nı getirdi. İlk tasarım ekibini kurdu. Koleksiyon felsefesiyle ilk üretimi gerçekleştirdi. Pırlantaya getirdiği yepyeni pazarlama bakış açısı ile sadece kendi pazarının değil tüm sektörün büyümesinde önemli bir rol oynadı. Coronet ile pırlanta pazarının yaygınlaşmasına hız verdi ve lüksün demokratikleşmesine önemli bir katkı sağladı. Sektörde yine bir ilki gerçekleştirerek “Altın Çadır”ı başlatan Atasay 13 yıl kesintisiz tüketicinin ilgisini çekerek markalı mücevheri sevdirmeye devam etti. Dünyada ilk defa Atasay tescilli “Nazar Alyans” tasarımı ile alyans kavramına yeni bir bakış açısı getirdi. Sektörde ilk kez yapay zekâ teknolojisiyle tasarım üretti. Dört nesil, sürdürülebilir başarılara imza atarak güçlü bir marka hikayesi oluşturdu. Tıpkı kendi gibi iş ortaklarının da ikinci, üçüncü nesilleri bugün aynı çatı altında markalı perakende mücevhercisi olarak büyük bir Atasay Ailesi haline geldi. Bu büyük gücü önce Ortadoğu’da yaygınlaştıran Atasay bugün Avrupa ve online kanallarda global sınırlarını aşma hedefinde. Atasay, tüketicinin nabzını çok iyi analiz eden, trendler doğrultusunda tüketiciye başarılı pazarlama taktikleriyle sürekli heyecanlandıran, pazarlama dehasına sahip güçlü bir markadır. Tüm bu yenilikçi yaklaşımlarıyla tüketicinin gönlünde yer edinen Atasay’ın hepsi birbirinden değerli pek çok ödülü bulunuyor. Atasay, 2003 yılında dünya büyük üreticiler arasında düzenlenen Sears Partners in ProgressUSA ödülünü aldı. Türkiye mücevher ve değerli taş ihracatındaki başarısıyla üst üste dört kez ‘İhracat Mükemmeliyet Ödülü’nü kazandı. 2011 yılında Perakende Güneşi Ödülleri’nde, ‘En Beğenilen Perakende Kuruluşu’ seçildi. 2012 yılında dünyada 87 ülkede düzenlenen ve iki yılda bir gerçekleştirilen ‘Superbrands 2012’de kuyum sektöründe yer alan tek marka oldu. 2013 yılında uluslararası marka değerlendirme kuruluşu Brand Finance’ın açıkladığı ‘Türkiye’nin En Değerli Markaları’ listesinde mücevherat sektöründe yer alan tek markaydı. 2013 yılında IPSOS’un ‘Türkiye’nin Lovemark’ araştırmasının sonuçlarına göre Türkiye’nin en sevilen Mücevherat/Takı markası seçildi. 2014 yılında Mediacat Dergisi’nin yaptırdığı araştırmada ‘Sevgililer Günü’ denilince akla gelen ilk mücevher markası oldu. 2014 yılında Superbrands Ödülleri’nde ikinci kez ‘Süpermarka’ seçildi. 2015 ve 2017 yılında AYD tarafından düzenlenen ‘AVM’lerde En Beğenilen ve Tercih Edilen Perakende Markaları’ araştırmasında ‘Aksesuar Kategorisi’nde birinci oldu. 2017 yılında The ONE Awards Bütünleşik Pazarlama Ödülleri’nde ‘Mücevherat’ sektörünün en itibarlı markası oldu. 2017 yılında Superbrands Ödüllerinde üçüncü kez ‘Süpermarka’ seçildi. 2018 yılında Mediacat Dergisi’nin yaptırdığı araştırmada ‘Mücevher ve Takı Kategorisinin’ en sevilen markası seçildi. 2018 yılında ‘Kırmızı’ ödüllerinde dört farklı kategoride ödül sahibi oldu. 2018 yılında ‘En iyi müşteri deneyimi yaratan ALFA Awards’ta mücevherat kategorisinde “En İyi Tüketici Markası” oldu. 2018 yılında ‘Tak sana yakışanı’ kampanyasıyla en etkili reklam ve pazarlama iletişimi kampanyalarının ödüllendirildiği Effie Awards’da ‘Altın Effie’ kazandı. 2019 yılında The ONE Awards Bütünleşik Pazarlama Ödülleri’nde ‘Mücevherat’ sektörünün en itibarlı markası oldu. 2019 ve 2022 yılında ALFA Awards’ta ‘Mücevherat’ kategorisinde yılın ‘En İyi Tüketici Markası’ ödülü yine Atasay’ın oldu. 2021 ve 2022 yıllarında The ONE Awards Bütünleşik Pazarlama Ödülleri’nde bir kez daha ‘mücevherat’ sektörünün en itibarlı markası oldu. 2022 yılında Atasay bir kez daha Superbrands seçildi. 2023 yılında The ONE Awards Bütünleşik Pazarlama Ödülleri’nde ‘Mücevherat’ sektörünün en itibarlı markası oldu. Tarihçe Atasay Grup’un lokomotif şirketi Atasay Kuyumculuk 85 yıldır Türk tüketicisinin güvenini kazanan, sektörünün büyümesinde öncü, ülkesini dünya liginde önemli bir aktör haline getiren güçlü bir markadır. Temelleri 1937 yılında Sarraf Hacı Mustafa Kamer tarafından Denizli’de atılan Atasay, dört kuşak boyunca, yenilikçi yaklaşımı ve heyecan verici tasarımlarıyla değişimin ve gelişimin öncüsü olmayı sürdürüyor. Kurulduğu günden bu yana Türkiye’nin en yaygın kuyum perakendicisi konumunda bulunuyor. 1937 yılında ‘Hacı Mustafa Sarraf Kamer’ adıyla kurulduğunda yönetiminde sadece Hacı Mustafa Kamer ve Atasay Kamer’in olduğu Atasay, bugün sektörde lider konumunda bulunuyor. 1965 yılında çıktığı Anadolu turu sırasında farklı bölgelerdeki farklı üretim teknikleriyle tanışan ve bu tekniklere yerinde tanıklık eden Atasay Kamer, şirketin kuruluş harcını bu deneyimler ışığında attı. Üç yıl boyunca Anadolu’yu gezerek satış yapan Kamer, 1969 yılında İstanbul Kapalıçarşı’da bir dükkân kiraladı. 50 metrekare büyüklüğündeki dükkânı hem atölye hem toptan ve perakende satış yeri olarak kullanan Atasay Kamer, siparişlerin artması üzerine 1974 yılında Kapalıçarşı’da iki toptancı dükkânı birden açtı. 1982 yılında Türkiye’nin ilk altın ihracatını gerçekleştirerek Suudi Arabistan’a 25 kilo altın satan Kamer, ihracat rakamını her geçen yıl katlayarak büyüttü. Bir ustayla kurduğu ortak atölye sayesinde 1983’te 3 ton, 1985’te 5,5 ton altın ihracatı gerçekleştirmeyi başaran Atasay Kamer, 1985 yılına gelindiğinde 75 kilo siparişle ABD pazarına girdi. Atasay Kuyumculuk, 1987 yılında da ABD’deki ilk ofisini New York’ta hizmete açtı ve ardından Asgold’u kurdu. ‘Dokunduğu her şeyi altına çeviren’ Atasay Kamer, bugüne kadar kuyumculuk sektörüne 50’ye yakın kuyumcu, binlerce zanaatkar kazandırdı. Vizyonerliği ve ticari zekası sayesinde büyüyen iş hacmini birlikte yürütmek

RkJQdWJsaXNoZXIy MzM4MjU2